Neden sabah namazı dünya ve içindekinden
hayırlıdır?
“Sabah namazının çok sevaplı bir ibadet
olduğunu bildiğimiz için vaktinde kılmaya önem veriyoruz. Ancak bazen
uykuya dalarak vaktinde kılamadığımız da oluyor. Güneşten sonraya kalan
namazımızı nasıl kılacağız? Eda mı, kaza mı olacak? Sünnetiyle mi,
sadece farzıyla mı kılacağız? Bu konuda bilgi ve ikaza ihtiyacımız var.”
Sabah namazı çok önemlidir. Efendimiz (S.A.V.)
şafak vaktinde kılınan namaza şöyle dikkat çekmiştir:
- Fecir vaktinde kılınan iki rekat namaz,
dünyadan da, dünyanın içindekinden de hayırlıdır!
- Neden böyledir? Çünkü dünya da, içindeki
hayra harcanmayan mal da ebedi hayatta geçer akçe değildir. Ancak,
kılınan iki rekat namaz, dünyanın vermediği faydayı verecek, sahibini
cehennem azabından kurtarmakla kalmayacak, cennetin güzelliklerine de
kavuşturacaktır. Öyle ise bu derecede kudsi olan sabah namazını vaktinde
kılmak için akşam erken yatmalı, sabah da erken kalkmalı, güneş
çıkmadan dünyadan da kıymetli olan sabah namazı vaktinde eda
edilmelidir. Bununla beraber, bunca dikkate rağmen uyanamaz da, sabah
namazı güneşten sonraya kalırsa ne olacak?
Bu takdirde artık her şey mahvoldu, bitti demek
değildir elbette… Bu defa da yapılacak ilk iş, güneşin çıkışından kırk
beş dakika sonra, yani kerahet vakti çıkınca sabah namazını sünnetiyle
birlikte kaza etmektir. Böylece vaktinde kılma sevabı alınmasa da borçlu
kalma günahından kurtulma söz konusu olur. Bu gibi arzu edilmeden
düşülen hatalarda mühim olan bir konu da şudur: Hatayı yapan insan,
bundan derin üzüntü duymalıdır. Vaktinde yapmadığı ibadetinden dolayı
vicdan azabı çekmelidir ki, tekrar etme temayülü söz konusu olmasın…
Gerçek olan odur ki, insan günahından dolayı ne
kadar üzüntü duyar, vicdan azabı çekerse o kadar iman kuvvetine sahip
olduğu anlaşılır. Efendimiz bunu çarpıcı bir ifadeyle şöyle dikkatimize
verir:
- Mümin, günahını üzerine yıkılacak dağ gibi
büyük görür, üzüntü duyar; münafık ise burnu ucuna konmuş sinek gibi
basite alır, kayıtsız kalır! Günahını büyük görme duygusu, tekrar etmeme
tedbirine sevk eder, küçük görme duygusu da tekrar etme tembelliğine
teşvik eder. Burada hatırlanması gereken bir nokta da şu olsa gerektir:
Sabah namazı, güneşin doğuşundan sonraya kalınca, öğleden önce kılınacak
olursa sünnetiyle birlikte kaza edilir. Öğleden sonraya kalırsa,
sünnetiyle birlikte kaza etme fırsatı kaybolmuş olur, sadece farzını
kaza etme imkanı kalmış olur. Bu yüzden sabah namazını vaktinde
kılamayanlar hiç olmazsa kerahet vakti çıkınca hemen sünnetiyle birlikte
kılmayı ihmal etmemeli, öğleden sonraya bırakıp da sünnet sevabından da
mahrum kalmaya maruz kalmamalıdır.